Haber

Rehberlik kanun teklifine karşı akademisyenlerden ortak çağrı: Geri çekilin

Türkiye’deki pek çok üniversitenin Turizm/Turist Rehberliği bölümlerinde ders veren öğretim üyeleri, 2013 yılında yürürlüğe giren “Turist Rehberliği Mesleği Kanunu ile Seyahat Acentaları ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne ortak imzalı açıklamayla tepki gösterdi. Meclis gündemi. Akademisyenler, sakıncalarını açıkladıkları önerinin geri çekilmesi gerektiğini ve onların görüşleri de dikkate alınarak yeni bir öneri hazırlanması gerektiğini belirttiler.

Ortak açıklamanın tam metni şöyle:

09.02.2024 tarihinde “Turist Rehberliği Meslek Kanunu ile Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklif”in Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğu ulusal basında duyuruldu. Bu metin, Türkiye’deki farklı üniversitelerin Turizm/Turist Rehberliği bölümlerinde görev yapan akademisyenlerin söz konusu öneriye ilişkin ortak görüşlerini kamuoyuna açıklamak amacıyla hazırlanmıştır.

Türkiye’de turist rehberliği uzun süredir stratejik bir meslek olarak görülmekte ve maddelerle korunmaya çalışılmaktadır. Hatta ilk iki yasal düzenleme 1890 ve 1925 yıllarında çıkarılmış ve 2012 yılında 6326 sayılı Turist Rehberliği Mesleği Kanunu ile kendi kanununu oluşturmuştur. Eğitim, stratejik değeri ve turistlerin sahip olduğu eğitim düzeyi nedeniyle de önemsenmiştir. Rehberlerin alması gereken ücretler her dönemin ihtiyaç ve imkanlarına göre artırılmıştır.

1970’li yıllarda Bakanlıkça düzenlenen 3-6 aylık (200-600 saat) kurslarla başlayan eğitim, 1990’lı yıllarda iki yıllık önlisans, 2000’li yıllarda dört yıllık lisans, 2015 yılından itibaren ise yüksek lisans programlarına çıkmıştır. ve 2021 yılından itibaren doktora programları açılmıştır. Turist rehberliği eğitiminin 2023 yılı itibarıyla 40 önlisans ve 46 lisans olmak üzere toplam 86 programı ve 4366 kontenjanı bulunmaktadır.

Meclis’e sunulan yeni yasa tasarısının hazırlık süreci ve içeriği, rehberlerin eğitimi ve mesleğin uygulanmasında büyük değişiklikleri beraberinde getiriyor. Bu metin, akademisyenlerin söz konusu yasa tasarısına ilişkin kaygılarını dile getirmek ve yasa tasarısının güncellenmesine yönelik bir çağrıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır.

Endişelerimiz iki ana başlıkta toplanıyor; süreç ve içerik. Öncelikle turist rehberliği eğitimini yakından ilgilendiren bu yasa tasarısı akademisyenlerin önerisi alınmadan hazırlandı. Kendi hukuku ve akademisi olan mesleği ilgilendiren böyle bir çalışmanın mümkün olan en geniş paydaş katılımıyla ve daha somut verilerle hazırlanması keşke olurdu. Taslak, içerik açısından rehberlik eğitimi ve mesleğin uygulanmasında büyük değişiklikler öngörüyor. Getirilecek değişiklikleri şu şekilde özetleyebiliriz:

1. Arkeoloji, sanat tarihi gibi bölümlerden mezun olanlara ve Uzakdoğu dillerini bilen kişilere, başka bir eğitim almadan yüz saatlik bir kursun ardından rehber olma hakkı verilir.

2. Her türlü araçta rehber bulundurma zorunluluğu kaldırıldı.

3. Turist rehberlerinin en az bir yabancı dil bilme zorunluluğu kaldırıldı.

Bu değişikliklere ilişkin kaygılarımız şunlardır:

1. Taslakta “Uzakdoğu dillerinde turist rehberliğinin yaygınlaştırılması” hedef olarak belirtiliyor ancak gerekçelendirilmiyor. Mevcut sistemde; Arkeoloji, sanat tarihi, filoloji gibi bölümlerden mezun olanlar önlisans, lisans veya tezli veya tezsiz yüksek lisans gibi farklı seçeneklerle rehber olabiliyorlar. Getirilmesi amaçlanan değişikliğin konuyla ilgisi ve neden bir kolaylaştırmaya ihtiyaç duyulduğu açık değildir. Böyle bir yol, rehberlik eğitiminde üniversitelerin varlığının göz ardı edilmesi anlamına gelmekte ve 1970’li yıllarda uygulanan ders sistemine dönüşün önünü açmaktadır. Rehberlik mesleğinin stratejik değeri bu nedenle ziyaret edilecek yerlerin arkeolojik ve sanat tarihi bilgisi ile sınırlı olup, mesleğin uygulanması için gerekli tüm bilgiler 100 saatlik bir kursa sığdırılmıştır. Dolayısıyla bu durum turist rehberliği bölümlerinin varlık nedenini tartışmaya açık hale getirmektedir.

2. Her tıbbi araçta turist rehberi bulundurma zorunluluğunun kaldırılmasına sunulan gerekçe şu şekildedir: Asıl amacı tarihi ve turistik yerlerin tanıtımını yapmak olmayan faaliyetlerde turist rehberi bulundurma zorunluluğunu ortadan kaldırmak için değişiklik yapılıyor. 1618 sayılı Seyahat Acentaları Kanununun 10. maddesine göre “araç başına bir rehber” bulunması zorunludur. İlişkide yer alan ‘Asıl amacı tarihi ve turistik yerlerin tanıtımı olmayan faaliyetler’ ifadesi muğlak ve kötü kullanıma açık; Rehberlerin sadece müze ve tarihi mekanlarla sınırlı kalması tehlikesini de beraberinde getiriyor. Günümüzde turizm değişmiş, çöllerden kutuplara kadar hemen her coğrafya turizm faaliyetlerine konu olmuş, ülkeler potansiyellerini harekete geçirmek için çeşitli çareler üretmeye başlamışlardır. Tarihi ve turistik olmasa bile her türlü doğal ve kültürel unsurun turizme uygun olabilmesi için medikal paket içerisinde yer alması gerekmektedir. Turist rehberliği mesleğini sadece bilgi vermekle sınırlayan bir anlayış günümüz gerçekleriyle örtüşmemektedir. Özel araçlarda rehber zorunluluğunun kaldırılması ve rehberlerin müze ve ören yerlerine sınırlandırılması, yabancı operatörlerin “tur lideri” olarak görevlendirdiği yabancı çalışanların ülkemiz hakkında bilgilendirilmesi sorununu da beraberinde getirecektir. Böyle bir durum, elinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belge bulunan turist rehberleri dışındaki kişilerin Ermeni Sorunu, Kıbrıs Sorunu gibi hassas konuları anlatmasına izin verilmesi anlamına gelecektir.

3. Yabancı dil bilme şartının kaldırılmasının nedeni taslakta şu şekilde açıklanıyor: Yabancı dil şartını sağlayamadığı için rehber olamayacak olanların mağduriyetlerini gidermek ve rehber olabilmek için Türkçe rehberliğe ilişkin düzenlemeler yapılıyor. İç turizmde artan Türk rehber ihtiyacını karşılıyor. ‘Yabancı dil şartını sağlayamadığı için rehber olamayacak olanlar’ ifadesi, ilgili bölümden mezun olmasına rağmen en az bir yabancı dili iyi derecede bildiğini kanıtlayamayan ve bu nedenle rehberlik hakkını kazanamayan kişileri ifade etmektedir. üniversitelerin bölümleri. İç turizmin artmasıyla birlikte Türkçe rehber sayısının da arttığı bir gerçek. Ancak bu durumun önlem alınmasını gerektiren bir sorun olduğu doğru değildir. Aslında 1925’ten bu yana Türkiye’de turist rehberliği mesleği sadece Türk vatandaşları tarafından yapılabiliyor ve bu nedenle her rehber Türkçe konuşuyor. Rehberlik bölümünden mezun olmasına rağmen yabancı dil sınavını geçemeyen kişilerin mağduriyetini önlemek amacıyla alındığı söylenen bu karar, neden-sonuç ilişkisini yanlış kuruyor. Öğrencilerin yabancı dil öğrenememe nedenlerini ortadan kaldırarak 21. yüzyılın rekabet koşullarına hazırlamak yerine, dil bilmeden rehber olmalarına izin vermek büyük bir hatadır.

‘1618 Sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’ ve ‘6326 Sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu’ olmak üzere kendine özgü iki kanunu olmasına rağmen turizm departmanımızın istenilen yerde olmadığı bir gerçektir. Turizm sektörünün ileriye taşınması ve ülke refahına katkı sağlanması için bazı yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu da bir gerçektir. Türkiye’de turizmin Bakanlık düzeyinde ele alınmasından beklenen faydalar da bu taraftadır. Ancak böylesine önemli bir konuda turizm paydaşlarına danışılmadan, sunulan ilişkiler bilimsel verilerle desteklenmeden ve tartışılmadan hazırlanan söz konusu taslak, ne yazık ki bekleneni vermekten uzak bir imaj çizmektedir.

Aşağıda imzası bulunan akademisyenler olarak, mevcut haliyle hazırlanan taslağın faydadan çok zarar getireceğinden endişe ediyor, taslağın geri çekilerek tüm paydaşların katılımıyla yeni bir yönetmelik hazırlanmasını öneriyoruz.

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort