Haber

Tayfun Kahraman cezaevinden yazdı: Yerel seçim sınırlarını aşan bir tercih

Gezi Parkı davasında tutuklanıp 18 yıl hapis cezasına çarptırılmadan önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel Uyum Daire Başkanlığı görevini yürüten şehir planlama uzmanı Dr. Tayfun Kahraman, yaklaşan yerel seçimlerle ilgili cezaevinden mektup yazdı.

‘YEREL SEÇİMLERDEN DAHA FAZLASI ANLAMI’

Kahraman, BirGün’de yayımlanan mektubunda, “Bu seçimlerin yerel seçimden çok daha fazla anlamı var. Yani bir yandan geniş kitleleri sürdürülebilir yoksulluğa mahkum eden bir anlayışı ya zorla onaylayacağız, hem de bağlı olduğu çıkar gruplarını koruyacağız” dedi. imar kirasını dağıtır ya da kamu çıkarlarını ve kamuyu korumayı seçeriz.” Vesayet baskılarına rağmen iradesini her şeyin üstünde tutan, başarılı sosyalist belediyecilik uygulamaları ortaya koyan belediyelerle umuda doğru doğru yolda olduğumuzu söyleyeceğiz” dedi.

Kahraman’ın mektubu şöyle:

“2024 Yerel Seçimlerine neredeyse 2 ay kaldı ve biz daha çok aday ve aday adaylarının isimlerinden bahsediyoruz. Ancak bu seçimlere asıl damgasını vuracak olan, hükümetin otokratik yönetim anlayışıyla ilgili bir tercih olacaktır. Mevcut iktidar, yani yerel seçim boyutunun çok ötesinde, ülkenin rejimiyle alakalı bir tercih, belediyeler de. Şirketler dahil tüm kamu kurumlarını kapsayan, karar alma süreçlerine katılımı kısıtlayan bir yaklaşımı tercih edeceğiz. dar çıkar grupları ve sermaye sahiplerinin etkisiyle şirketlere, vatandaşlardan müşterilere veya vatandaşlık ve kent hakkını, kamu yararını ön planda tutarak sosyal adaleti sağlamayı amaçlayan bir yönetim şeklidir.

90’lı yılların ortalarından itibaren neoliberal politikaların rant odaklı mekânsal düzenlemelerle uygulandığı, seçmenlerin pasifleştirildiği ve toplumsal arzu üretiminin nesnesi haline getirildiği çok uzun ve yaygın bir yerel yönetim anlayışını yaşadık. sosyal belediyecilik kavram ve uygulamalarıyla muhafazakar söylem. Merkezi yönetim ve aynı siyasi partiye mensup yerel yönetimler, bir yandan dezavantajlı kentlileri kültürel yakınlık ve yerel dayanışma ağlarına bağlayarak yoksulluğun yeniden üretimini, bir yandan da hizmet üretiminde ayrıcalıklı grupların çıkarlarını sıkı bir şekilde gözeterek rant üretimini kurumsallaştırdı. mekansal kararlar ise İslamcı tadındaki neoliberal politikalarla alınıyor. Şehirlerin ve toprakların yağmalanması yoluyla finanse edilen bu neoliberal siyaset anlayışıyla birlikte toplumsal arzuların üretim ağları genişledi ve seçimlerde çoğunluk her zaman desteklendi. Ancak 2019 yerel seçimleriyle birlikte hem kaynak kapasitesi hem de siyasi nüfuz açısından oldukça değerli olan İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin CHP adayları tarafından kazanılması bu çarpık denklemi bozdu. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, kutuplaşma diline karşı kullandıkları birleştirici dil ve kâr yerine kamu yararını gözetecekleri vaadiyle seçimi kazandı.

∗∗∗

Sosyal demokratların göreve gelmesiyle 25 yıllık İslamcı tadındaki neo-liberal belediyecilik sona erdi; Seçmenler ekonomik sorunlar, gayrimenkul kiraları ve inşaata dayalı kayırmacı belediye uygulamalarına ilişkin düşüncelerini dile getirdi. Öte yandan CHP’li belediye başkanları, kamu yararına hizmet üretimi, halkın karar alma süreçlerine katılımı, ortak üretim ve adil dağıtım vaatlerini gerçekleştirmeye çalışırken; İdari hukuktan kaynaklanan vesayet kontrolünün çok ötesine geçen, hükümetin fiili ve hatta hukuk dışı baskılarıyla baş etmeye çalıştılar. Bir anlamda kâra dayalı meclis sisteminin devam edebilmesi için başarısızlıklarının önündeki engeller ve baskılar, en büyük destek olan halkın iradesini ön plana çıkararak yerel yönetimlerde demokratikleşmeyi ve kamu yararını ön planda tutan uygulamaların yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. İktidarın baskısı sonucunda muhalefet belediyeleri, engellemeleri sadece kamuoyuna şikayet etmekle yetinmedi, halkın desteğini artırmak için karar alma süreçlerine katılım, şeffaflık ve kamu yararına da vurgu yaptı.

Böylelikle muhalefet belediyelerinde her zaman yapay krizler yaratmak ve idari zaaf görünümü yaratmak isteyen iktidarın çabaları, yüksek idari kabiliyetlerinin engellenmesi ve engellenmeye çalışılan hizmetlerin sonuçlanması sonucu sınırlı bir etki yaratmıştır. artmaya devam ediliyor. Merkezi yönetimin idari vesayet yetkisini aşan uygulamaları, gayrimenkul kirası isteyen imtiyazlı kesimleri koruyan politikaları, belediyelerin mali kaynaklarını kesen ve hizmetlerini aksatan müdahaleleri karşısında; Konuların yerinde analizi ve kaynak geliştirme yöntemleriyle başarılı bir test yapıldı. Değeri ne olursa olsun ülke siyaseti üzerinde etkisi yüksek olan büyükşehir belediyelerini kazanmak isteyen iktidarın bu hukuk dışı ve etik olmayan müdahaleleri, elde edilen başarı sayesinde geri tepti; Mevcut muhalefetin belediye başkanlarının oy oranlarının artmasında etkisi oldu.

İktidar, mekânsal düzenlemelerde kârı, hizmetlerde oy avcılığını ön planda tutan belediyecilik anlayışını sürdürmek istiyor; Vesayet yoluyla yetki sınırlarını aşan baskı ve müdahalelerde bulunurken, muhalif belediyeler bunu çeşitli şekillerde teşhir etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önceki dönemlerde verdiği imtiyazlı imar haklarından büyük kazanç elde edildiğini, Kanal İstanbul projesiyle planlanan doğal yıkımı, gereksiz hizmet alımlarına ve israfa son verme kararını açıklaması kamuoyundan yoğun destek aldı. Ayrıca Ankara’da Başşehir Market, İstanbul’da Kent Lokantaları gibi uygulamalar ile sosyal belediyeciliğin ülkemizde öncüsü Ahmet İsvan’ın yükselen gıdaya karşı kamuoyuna nefes aldırmak amacıyla kurduğu Halk Ekmek’in faaliyetinin artırılması gibi uygulamalar da yapılıyor. Enflasyon ortamında fiyatlar, salgın ve deprem felaketlerinde devletin yardımları. Belediyelerin getirdiği engellere karşı halkın aktif katılımıyla dayanışmayı örgütleyen yardım çalışmaları, Askıda Fatura uygulaması, vatandaşlara dağıtılan yemek kuponları ile eksikleri olsa da sosyalist belediyeciliğin güncel örnekleri sergilendi. Kentsel tarımı destekleyerek üretici ve tüketiciyi buluşturan programlar.

1984 yılında ANAP belediyesi ile başlayan ve AKP ile farklı bir boyut kazanan yerel yönetimlerdeki özelleştirme yaklaşımının aksine, büyükşehir belediyeleri kentte ortak üretim ve tüketim koşullarıyla kamu yararını gözetir; İlk tohumları 1973 yılında atılan sosyalist belediyecilik anlayışına uygun bir yönetim ortaya koydular. Ancak 1989 yılında birçok belediyede görev yapan SHP’nin yaşadığı olumsuz deneyim, sosyal demokratlar için bir uyarı örneği olmalıdır. Bugün yeniden göreve gelmek isteyen adaylar. Katılım, kamu yararı ve ortak üretim vaatlerini yerine getiremeyen ve sağcı uygulamalara yönelen SHP’li belediyeler, 1994 yerel seçimlerinde kaçınılmaz olarak başarısız oldu. Bu anlamda CHP büyükşehir belediyeleri 2019-2024 döneminde aynı hataları yapmasa da; Dezavantajlı kentlilerin, özellikle de yoksullukla mücadele edenlerin kaçınılmaz olarak kutuplaşma ve yoğun dezenformasyona dayalı nefret dilinden etkilendikleri dikkate alındığında, onların desteğini yeniden kazanabilmek için yeni sosyalist belediyecilik uygulamasının yaygınlaştırılması gerekiyor.

Sonuç olarak, iktidarın yaygınlaştırmak ve sürdürmek istediği dini görünümlü neoliberal düzen çerçevesinde, belediyelerin şirket gibi yönettiği bilim dışı mekan düzenlemeleriyle, kentsel rant dağıtımına dayalı bir yönetim anlayışı yeniden yürürlüğe girmiş; Kamu yararı ve kent adaleti üzerine inşa edilecek yerel yönetimlerdeki demokratikleşme talebini mutlaka ortadan kaldıracaktır. Bu nedenle 2024 yerel seçimleri bir yandan iktidarın otokratik politikalarına rağmen demokrasiye dönüş umudumuzu canlı tutacak, diğer yandan da sosyal belediyeciliğin devamı yönünde önemli bir adım olacaktır. Dolayısıyla bu seçimler yerel seçimlerden çok daha anlamlıdır. Yani ya imar rantını dağıttığı çıkar gruplarını korurken geniş kitleleri sürdürülebilir yoksulluğa mahkûm eden bir anlayışı ya güçlü bir şekilde onaylayacağız, ya da vesayet baskılarına rağmen başarılı sosyalist belediyecilik uygulamaları sergileyen belediyelere tam umut vereceğiz. Kamu yararını ve halkın iradesini her şeyden üstün tutmak. “

(TAM MAKALE)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu